Güçlü bir girişim ve yüksek kar marjları, iş dünyasına gerçek bir ‘’yenilikçi’’ olarak bakan herkesin hayali. Fakat bir girişimin talep edilen düzeye erişmesi sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Dropshipping, bir girişim oluşturmak için yapmanız gereken fedakarlıkları minimize ederken kendiniz için güçlü bir iş modeli oluşturmanızı sağlar.
İyi ama nasıl? Hem kendi işinizi kurmak hem de bu işle ilgili tedarik, sermaye, fiziksel depo tutma gibi çabaları sarf etmeden para kazanmak nasıl mümkün olabilir?

Günümüzde uluslararası alanda hizmet veren e-ticaret siteleri sayesinde bu tam olarak mümkün. Dropshipping, size aradığınız yanıtların tümünü tek bir ağızdan veriyor olabilir. Bugünkü içeriğimizde Dropshipping’in tam olarak ne olduğunu ve ne tip avantaj ve dezavantajlara sahip olduğunu yakından inceleyeceğiz. Yapacağımız inceleme sonrasında güçlü bir dropshipping girişimi için hangi adımları atmanız gerektiğinden de söz ediyor olacağız.
Hazır mısınız?
O halde girişimcilikle ilgili yeni bir şey öğrenmeye başlayalım.
Hızlı Erişim Menüsü
Dropshipping Ne Anlama Geliyor?
Çevrimiçi olarak yönetebileceğiniz bir iş fırsatı başta hayal gibi gelse de, sandığınız kadar güç bir ihtimal olmayabilir. Dropshipping, aşağıdaki problemlerle ilgilenmek zorunda kalmadan müşterilerinize satış yapabileceğiniz ve bunu tamamen online olarak yönetebileceğiniz bir iş modelidir:
- Sermaye yaratma
- Fiziksel depo tutma
- Depoda saklanacak ve son kullanıcıya iletilecek olan malları fiziksel olarak tedarik etme
- Bu malların paketleme ve kargolama işlemleri ile ilgilenme
Peki, tüm bunları siz yapmıyorsanız, nasıl oluyor da ürünü satan kişi siz oluyorsunuz? Stoksuz satış nasıl mümkün oluyor?
Hemen söyleyelim:
Ürünlerinizi geleneksel yöntemle fiziksel bir mağazada stoklamak yerine yapmanız gereken şey üçüncü parti olarak adlandırılan bir tedarikçi bulmak ve bu tedarikçinin ürünlerinin pazarlamasını yapmak.
Bu ürünler için bir pazar alanı buluyorsunuz. Müşterilerin istek ve şikayetleri ile ilgileniyorsunuz fakat satış kısmının yalnızca ‘’teorik’’ aşamasındasınız. Sizin ürünü online olarak satmanızla birlikte perakende tedarikçiniz devreye girerek ürünü müşterinize gönderiyor. Pek çok kişi bu gelir modeline pek aşina değil. Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre e-ticaret sitelerindeki mağazaların yaklaşık olarak 3’te biri, yani yüzde 33’ü bu gelir modeliyle satış yapıyor.

Geleneksel parekende mağazacılık modeli fiziksel bir mağaza, ürünlerin tedarik edilmesini sağlayan firmalarla iletişim gerektirirken, siz dijital ve yeni nesil dropshipping modelinde fiziksel mağaza, lojistik gibi masraflardan tamamen uzaktasınız. Ürün stoklamadığınız için depo masrafınızda yok. Yapmanız gereken tek şey ne kadar büyük olduğunun bir önemi olmayan sanal bir mağazaya sahip olmak. Siz ürünleri buradan sergileyin, ürün sahibi olan tedarikçiniz kendi deposundan kendi emeği ile ürünü göndersin.
Dropshipping’in Avantajları Nelerdir?
Birkaç temel avantaj, Dropshipping’in son dönemlerin yükselen değeri olmasına sebep olmuş olabilir. Gelin bunları birlikte inceleyelim.

Daha az sermaye gerektirir.
Bir düşünelim: Stoklu satış, belirli bir miktarda ürünün pazarlama ve satış için hazır olması anlamına geliyor. O halde hiçbir şekilde kazanmadan önce yalnızca envanter oluşturmak için binlerce lira harcamak zorundasınız. Fakat eğer stoksuz satış tercih ettiyseniz;
- Envanter oluşturmak için para harcamanız gerekmez.
- Envanteri tutacağınız depo için para harcamanız gerekmez.

Yalnızca satışı zaten yapılan, hali hazırda müşteri tarafından parası ödenmiş ürünleri satın almak ne anlama mı geliyor? Hemen söyleyelim: daha az risk.
Başlaması kolaydır.
Sermayenin kolay, riskin az olduğu bir girişimi siz nasıl tanımlardınız? Doğrusu biz bunun için epey güzel bir tanım bulduk: başlaması kolay iş! Dropshipping sistemi ile para kazanmak oldukça kolaydır çünkü aşağıdaki durumların hiçbiri ile ilgili endişe duymanız gerekmez:
- Bir depo işletmek (unutmayın, depo işletmek aynı zamanda burada çalışacak kişilere ücret ödemek anlamına gelir. Temizlikçisinden güvenliğine, paketlemecisinden lojiktik işleri ile ilgilenecek personeline kadar) ve bu depo için kira ödemek
- Siparişlerin teker teker paketlenmesini ve gönderilmesini sağlamak
- Envanter takibi yaparak buna göre üretim gerçekleştirmek ya da buna göre muhasebe hesaplarını oluşturmak
- İade edilen ürünlerle ilgili teknik işlemleri gerçekleştirmek ve stok durumunu buna göre güncellemek
- Gelen gönderilerin işlenmesini sağlamak
- Ürünlerin stok seviyesi üzerinde sürekli kontrol sağlayarak bu seviyeyi yönetmek, sürekli yeni ürün siparişi vermek ya da yeni ürün üretmek
Tüm bunlarla ilgilenmemek, nereden baksanız, diğer girişimcilik modellerine kıyasla, ‘’elinizi kolunuzu sallaya sallaya’’ iş yapmak anlamına gelecek.
İş yükü hafiftir.
Envanter satın almak yok demiştik. Depo da yok, çalışanları yönetme ya da onlara ödeme yapma gibi bir sorumluluğunuz da. O halde kafanız diğer girişimcilik modellerinde olabileceğinden çok daha rahat demektir: İş gücü hafif! Tamamen online pazaryerlerini tercih ederek yürüttüğünüz işiniz çoğu zaman bir dizüstü bilgisayara bağlıdır. Bu dizüstü bilgisayarı götürdüğünüz her yere işinizi de götürmüş olursunuz. O halde ‘’evde para kazanma yolları’’na bir yenisi daha eklendi diyebiliriz.
Her yerden yönetilebilir.
Aslında az önce ‘’diz üstü bilgisayarınıza bağlı bir şirket’’ benzetmesi yaparken tam olarak bunu kastettik. Bilgisayarınızın ve internet bağlantınızın olduğu her yerden iş yönetmeye hazır mısınız? Dropshipping işi için tam olarak bu geçerli. Tedarikçilerle, müşterilerle, pazarlama ve reklamcılık konusunda hizmet aldığınız ajanslarla kolay ve hızlı bir şekilde görüşün. Üstelik dilediğiniz yerden, dilediğiniz zaman.
Sektör ve ürün çeşitliliği sunar.
Pazarlama ve satışı konusunda daha iyi olduğunuzu düşündüğünüz ya da son dönemlerde talep artışı yaşayan ürün gruplarına yönelmemek için hiçbir sebebiniz yok -nasıl olsa üretimini siz yapmayacaksınız! Dropshipping modeli ile satış yaptığınızda önünüzdeki sektör ve ürün çeşitliliği oldukça fazladır. Bu da nereden baksanız gerçek bir ticari özgürlük anlamına geliyor. Yapmanız gereken tek şey ürünlerini sizin gibi dropshipping yapan firmalara sağlayan bir tedarikçi şirket bulmak. İşte bu kadar basit.

Test edilebilir çünkü pek bir şey kaybettirmez.
Stok olmadan satış yapıyorsanız, bir pazaryerinde sanal mağaza açarak ürün listelemenin ve pazarda ne kadar talep olduğunu görmenin sizin için hiçbir zararı ya da riski bulunmamaktadır. Dolayısıyla satmaya başladığınız ürün tipinden dropshipping yönteminin kendisine kadar her şeyi test edebilirsiniz. Yeni bir ürün serisini satıp satmayacağınıza karar vermek mi istiyorsunuz? Birkaç adet ürünü sanal mağazanızda listelerseniz ve piyasanın tepkisini ölçersiniz. Talep var mı? Harika, hemen tedarikçinizle iletişime geçip birkaç adım öteye gidersiniz. Talep yok mu? Vazgeçin gitsin!
Büyütmesi oldukça kolaydır.
Kendinizi hizmet sektöründe sunulmak üzere üretim yapan bir fabrika olarak düşünün. Eğer işiniz yüzde 200 oranında arttıysa, muhtelemen yüzde 200 oranında daha fazla çalışmanız gerekecektir. Bu durum da büyümenin zor olduğu, takım çalışmasında senkronize bir düzen oluşturmanın zaman aldığı ve hataların paraya mal olduğu bir süreç anlamına gelmektedir. Bundan tamamen farklı olarak, Dropshipping modelinde büyümek gerçekten çok kolay. Yapacağınız tek şey gelen siparişleri işleme koymak ve durumdan tedarikçi firmanızın haberdar olmasını sağlamak. Daha az ‘’fazla mesai’’, daha çok kazanç.
Yine de satışların artmasının size hiçbir sorumluluk getirmediğini düşünmenizi istemem. Unutmayın ki bir sanal sahibi olarak yüksek satış puanlarına sahip olmak ve pazaryerlerinin talep ettikleri kuralları karşılayabilmek için müşteri desteğine ekstra önem vermeniz gerekiyor. Daha fazla satış da daha fazla müşteri desteği mesaisi demek.
Dropshipping’in Dezavantajları Nelerdir?
Dropshipping’i o kadar övdük ki, bir anda ‘’o halde neden tüm dünya dropshipping yapmıyor?’’ demeye başlamış olabilirsiniz. Biraz durulalım. Elbette her iş modeli iş gücü tipi, kazanç ve kar oranları ve sektörel özellikleri bakımından diğerlerinden ayrılıyor. Dropshipping de diğerleri ile kıyaslandığında birtakım dezavantajlara sahip olan bir girişim modelidir. Bu başlık altında bu dezavantajları kısaca inceleyelim.
Yüksek rekabet ve düşük fiyata satma zorunluluğu.
Aslında sorduğunuz soru pek de hatalı değil. Evet, madem dropshipping bu kadar avantajlı, neden birçok kişi bu işe girmiyor?
Gayet de giriyorlar. Bu işe giren binlerce kişi var. Bu insanlar da daha fazla satış yapabilmek adına fiyatları epey düşük tutabiliyorlar. Malum, serbest piyasa ekonomisi. En düşük fiyatlı anlaşmayı yapabilen dropshipping girişimcileri aynı ürünü çok daha düşük fiyatlara pazaryerlerine ekliyor. Bu durum sizin için de ürünü daha düşük fiyata ekleme zorunluluğu yaratıyor. Onlarca farklı alternatifin olduğu internette insanların daha yüksek fiyatı seçmesi için büyük bir motivasyona sahip olması ya da daha düşük fiyatlı alternatifi keşfetmemiş olması gerekiyor.

Fakat çoğu zaman keşfediyorlar ve daha pahalısını seçmek için iyi bir motivasyonları olmuyor.
Tüm bu etkenler kar marjı oldukça düşen satışlar yapmak zorunda olmanız anlamına geliyor. Elbette bu durum rekabet oranı daha düşük olan sektör ve ürünler için daha az yoğunlukta yaşanıyor. Bu yüzden dropshipping işine girmeden önce detaylı bir araştırma ve fizibilite yapmakta fayda var.
Sürekli ortaya çıkan envanter sorunları.
Dropshipping’in en büyük dezavantajlarından biri, satışa sunabileceğiniz ürünlerin hangileri olduğunu takip etmenin zorluğudur. Bir ürünü siz tedarik ediyorsanız, giriş ve çıkışları bizzat depodan takip ettiğiniz için otomasyon sistemi ile envanteri güncellemeniz mümkündür. Fakat eğer sizden kilometrelerce uzakta bir depoda gündelik hatta saatlik olarak değişen envantere bağlıysanız, bu kontrol çok daha zor olacaktır.
Tedarik edilmesi imkânsız olan bir ürünü az önce Amazon üzerinden sattığınızı düşünün.
Şimdi ne olacak? Ürünü iptal etmek zorundasınız. Bunu sık yapmanız ise mağaza puanınızı düşürecek ve yeni müşterilerin size güvenme ihtimallerinin de azalmasına sebep olacak. Peki o zaman ne yapacaksınız?
Dropshipping yönteminin hızlı bir şekilde dünyada yayılması, bazı web yazılım uzmanlarının da takibi kolaylaştıracak birtakım aplikasyonlar geliştirmesini sağladı. Günümüzde bu aplikasyonları kullanarak hem tedarikçinizin hem de sizin online olarak takip edebileceğiniz güncellemeleri anlık olarak gerçekleştirmeniz mümkün. Yine de, envanter sorunu işleri kimi zaman zorlayabilen bir faktör olarak varlığını koruyor.
Kargoyu siz göndermiyorsunuz fakat ücret size ait.
Müşterilerinize kargoları iletmenizle ilgili birkaç sıkıntı yaşayabilirsiniz.
Şimdi, pek çok dropshipping mağazası, tahmin edebileceğiniz gibi birden fazla tedarikçi ile çalışıyor. Fakat müşterileriniz hangi ürünün hangi tedarikçiden olduğunu bilmiyor, üstelik bu pek umurlarında da değil. Müşterinizin beş farklı ürünü sizden satın aldığını düşünün. Bunların her biri farklı bir tedarikçiden olsun. Dünyanın farklı yerlerinde bulunan her bir tedarikçi bu ürünü müşterinize göndermek için sizden ayrıca kargo ücreti talep edecek. Üstelik bu ücreti müşterinizden almanız da neredeyse imkansız, çünkü kimse aynı mağazadan aldığı beş ürün için beş farklı kargo ücreti ödemek istemeyecektir.
Bu tür bir siparişte elde ettiğiniz tüm kar bir anda kargo şirketine ödediğiniz ücret haline gelir. Üstelik bunları teker teker hesaplamak ve bunların bir dökümünü tutmak da zorlaşır.
Tedarikçiniz sizden çok uzakta.
Ürünleri sattıktan sonra tedarikçinizle iletişim kuruyorsunuz ve bu aşamadan sonra bu işin bir geri dönüşü yok. Eğer tedarikçiniz bir hata yaparak ortak kullandığınız sistemde bir ürünü ‘’stokta’’ gösterdiyse fakat ürün stokta değilse, bu hatanın bedelini sizin ödemeniz gerekebilir. Üstelik durum bununla sınırlı değil.
- Geciken kargolama süreçleri,
- Kötü paketleme dolayısıyla kırılan ya da bozulan ürünler,
- Stokta olmayan bir ürünün satılması,
- Görseldekine asla benzemeyen kalitede bir ürün gönderilmesi,
- Yanlış ya da eksik ürün gönderimi.
Bu tür durumların tamamı, sizden oldukça uzakta olan tedarikçinizin yaptığı hataların sorumluluğunu almak zorunda kalmanıza sebep olur. Dolayısıyla müşteri memnuniyetini -işinizi mükemmel yapsanız bile- her zaman sağlamayabilirsiniz. Biraz can sıkıcı gibi.
Ürünler üzerinde özelleştirme yapamazsınız, marka değeri yaratmak ise daha zordur.
Ürünlerin üretilme süreci tamamen tedarikçiye ait olduğundan, yaratıcı fikirlerinizin ya da optimizasyon isteklerinizin karşılığını pek alamayabilirsiniz. Elbette tedarikçinizle görüşmeniz durumunda belirli bir satış sözü ile ürünlerde birtakım değişiklikler -size özel değişiklikler- talep edebilirsiniz fakat yine de sizin ürünler üzerindeki kontrolünüz neredeyse hiç yoktur. Dahası, ürünlerin markalaması da tedarikçi firma tarafından sağlanır. Bu da sizin bir marka değeri yaratmanızın önüne geçebilir.
Dropshipping’e Başlamadan Önce Bilinmesi Gerekenler
Dropshipping, yukarıdaki avantajlar ve dezavantajları da sıraladığımızda gözünüze biraz daha kompleks gelmiş olabilir. Aslında asıl mesele şu: her iş modelinde olduğu gibi dropshipping’te de detaylı bir araştırma ve pazar bilgisi gerekiyor. Avantajlar konusunda heyecanlanarak bir anca sektörün ortasında kendinizi bulmanız hüsranla sonuçlanabilir. Peki, nedir bu gerekli araştırmalar? Hangi kararları vermek gerekiyor? Dropshipping’e nasıl başlanmalı ya da başlanmadan önce neler yapılmalı? İnceleyelim!
Doğru Sektörü Bulun
Dropshipping’de başarılı olabilmek için öncelikle doğru sektörü bulmak gerekmektedir. Bunun için kendinize sormalısınız: hangi ürünler internet üzerinden alınıyor?
- Hangi ürünler bana daha çok kar marjı bırakabilir?
- Hangi sektörde rekabet oranı daha düşük?
- Hangi ürünler için tedarikçi bulmak daha kolay?
- Dropshipping işinde olanların bu konulardaki görüşleri neler?
Doğru Ürünü Bulun
Sektörü bulduktan sonra bu sektör içerisinde hangi ürün grubuna odaklanmanız gerektiğine karar verin. Diyelim ki epey bir araştırma yaptınız ve sonunda ‘’tekstil’’ sektöründe çalışmaya karar verdiniz. Yaptığınız Pazar araştırması ise sizi ‘’kadın pijama ve ev giyim’’ kategorisine yönlendirdi. Güzel, bu şekilde bir özelleştirme yaparak ilerlemeniz doğru yolda olduğunuzu gösteriyor olabilir.
Yaptığınız ürün özelleştirmesinde rekabet oranı ya da pazar hacmi gibi faktörleri göz önünde bulundurmayı unutmayın.
Tedarikçi Bulun.
Bir online pazaryerinde hizmet verseniz de kendi e-ticaret sitenizi kursanız da birden fazla tedarikçi ile çalışma durumunuz olabilir. Tedarikçi bulmak -hele de hedef kitleniz yaşadığınız yerin dışındaysa- sandığınızdan biraz zor olabilir. Bunun için internet üzerinden yapacağınız araştırmalarınız oldukça değerli. Doğru toptancıyı ya da tedarikçiyi seçmek rekabetçi fiyatlarla ürün satabilmenizi sağlarken, stok kontrolü ya da envanter güncellemesi gibi önemli iletişim süreçlerinde hiç sorun yaşamamanızı sağlayabilir. Bunun için sürekli iletişim halinde olabilen, ulaşılabilir ve profesyonel çalışan bir tedarikçi firma ile çalışmaya başlamak gerçekten çok önemli. Size dropshipping tedarikçilerinde arayabileceğiniz birkaç özelliği derledik:

- Düşük hizmet ücreti: Sipariş başına talep edilen ücretin düşük olması sizin için çok önemli. Dropshipping tedarikçilerinin büyük bir çoğunluğu özellikle düşük iş gücünden yararlanabilmek adına Çin’de bulunuyorlar. Bunların parça başına paketleme ve nakliye için talep ettikleri ücret ne kadar az olursa, sizin için kar marjı o kadar yüksek olabilir ve rakiplerinizle rekabet gücünüz artar.
- Tecrübeli ve profesyonel süreç yönetimi: Çeşitli dijital araçları kullanarak takip edilebilir bir envanter yönetimi sunan, referansları güçlü olan ve yardıma ihtiyacınız olduğunda size destek sağlayabilen firmalarla çalışmak, güçlü müşteri ilişkileri yaratmanıza yardımcı olur.
- Kaliteli ürünler ve yanıltıcı olmayan fotoğraflar: Düşük kaliteli ürünlerin parlak ışıklar altında çekilmiş yanıltıcı fotoğrafları üzerinden satış yapmak sizin için epey problemli sonuçlar doğurabilir. Pek çok alıcı sizi sahtecilikle suçlayacak ve sizden alışveriş yapılmamasını tavsiye edeceklerdir. Dolayısıyla güvenilir olabilmek adına güvenilir ve profesyonel bir tedarikçi ile çalışmak zorundasınız.
Satış yapacağınız alanı seçin.
Dropshipping girişiminizi iki şekilde yapabilirsiniz:
Dilerseniz bir web sitesi açın ve profesyonel destek alarak e-ticaret sektörüne girin. Yani stoksuz satışı doğrudan kendi markanızın internet sitesi üzerinden gerçekleştirin.
Dilerseniz ise bir online pazaryerinin trafiğinden ve müşteri kitlesinden yararlanmak için doğrudan buralarda sanal mağaza açın. Amazon, eBay, Etsy, Shopify. Siz hangisini isterseniz orası. Üstelik Türkiye’de N11 gibi pazaryerleri üzerinden de dropshipping yapmanız mümkün. Yani mesele sadece yurt dışında hizmet veren siteler için geçerli değil.
İsterseniz birkaç farklı online pazaryerinin özelliklerine bakalım:
- Amazon: İlk akla gelenlerden Amazon tam olarak 300 milyon aktif kullanıcıya sahip. Yapılan güncel araştırmalara göre, 2016’da Amazon üzerinde 100 binden fazla satıcı 100 Bin Dolardan fazla kazanç sağlamış. Amazon aynı zamanda Amazon Prime gibi ekstra hizmetlere de sahiptir. Amazon kullanıcıları listelenen ürün fiyatının %15’ini Amazon’a kesinti olarak öder.
- eBay: 190 farklı pazara hâkim yaklaşık 1 milyar ürünü pazarlayan 171 milyonda aktif kullanıcısı olan eBay, pek çok sektörden farklı ürün çeşitlerini pazarlayıp satabileceğiniz oldukça prestijli bir platform. Platform, girişimcilerden ürün listelemeleri için %10 ya da daha az (ancak limitli sayıda ücretsiz listeleme imkânı veriyor) bir oranda ücret talep ediyor. eBay, aynı zamanda her ürün için açık arttırma imkânı da sunuyor.
- Etsy: 54 Milyon üyesiyle, 2 milyon aktif satıcı ve 32 milyon alıcısı bulunan Etsy, otantik ürünlerin sıklıkla satıldığı, el işi materyallerin de kendine alıcı bulduğu kadın kullanıcı oranı yüksek olan bir platformdur. Yapılan güncel araştırmalar, Etsy’deki kullanıcıların yaklaşık yüzde 84’ünün kadın olduğunu söylüyor. Etsy el sanatları, ev eşyaları ve el yapımı ürünlerden tutun benzer ürünlerin satışının olduğu bir pazaryeri olarak bu alanda satış yapmak isteyen dropshipping girişimcilerine hitap edebilir.
Ürünleri Satmaya Başladıktan Sonra Ne Yapılmalı?
Dropshipping sürecine başlayıp ürünlerinizi listelediyseniz, şimdi çeşitli dijital pazarlama yöntemlerini kullanarak reklam vermeniz gerekiyor.

- Google Adwords gibi platformlar üzerinden PPC reklamlarını tercih edebilirsiniz. Bu tür reklamlarda reklamınıza tıklayan kullanıcı başına belirli bir maliyet belirleniyor ve siz bu maliyet çerçevesinde ücret ödüyorsunuz.
- İçerik pazarlama yapabilirsiniz. İçerik pazarlama hizmetleri çerçevesinde ürünlerinizin her birine tamamen özgün ve kullanıcıyı harekete geçiren açıklamaların yazılması, sıfırdan bir e-ticaret sitesi kurduysanız ana sayfanızdan kategori sayfalarınıza kadar tüm alanların SEO uyumlu ve kullanıcı odaklı olacak şekilde içeriklerle donatılması gerekir.
- SEO çalışmaları yapabilirsiniz. Üstelik SEO çalışmalarını kendi e-ticaret siteniz için yaparsanız, zamanla reklam için ödemeniz gereken bütçe de azalacaktır. Unutmayın, organik ziyaretçiler organik ziyaretçi getirmeye devam eder!